Yoksa sosyal medya kurbanı mı oldunuz?
Hayatınızın sıkıcı olduğunu, sadece kendi hayatınızın çerçevesinde kalarak düşünüyorsanız haklı olduğunuz yerler olabilir. Ama referans olarak, farkında olmadan, arkadaşlarınızın sosyal medyada gözünüze soktukları aktiviteleri alarak bu kanıya varıyorsanız, orada sağlıksız bir çıkarım olabilir.
Hayatınızın sıkıcı olduğuna neye göre karar verdiğinizi belirleyelim. Monoton? Tek düze? Rutin?
Peki. Kime göre? Olması gerekene mi?
Olması gerekene göreyse, nedir olması gereken? Bunu belirleyip, olması gerekenin çerçevesini çizelim. Sorunu bir tık daha somutlaştıralım.
Yoksa gece dışarı çıkmış arkadaşlarınızın instagrama koydukları hikayelere göre mi?
Gözlerinizi kapatın ve inanılmaz eğleniyor olduğunuz ve çok mutlu hissettiğiniz bir ana gidin. Neler yapıyorsunuz? Belki dans ediyorsunuz. Veya koyu bir sohbetin içindesiniz. Sevdiklerinizle berabersiniz ve zaman su gibi akıp gidiyor. Neler yaptığınızı gözünüzün önünden geçirin. Gerçekten en çok eğlendiğiniz o an’a gidin.
Telefonu çıkarıp hikaye paylaşmak aklınıza geldi mi? Büyük ihtimalle hayır. Çünkü cevap “evet”se o an, en çok eğlendiğiniz “o an” olmayabilir.
Diyelim ki geldi. Bunu neden yaparsınız? Dünyada instagram bir tek sizin telefonunuzda olan bir uygulama olsaydı, anı olarak hikaye paylaşır mıydınız yine de?
Büyük ihtimalle hayır. Yani amacımız genelde birilerine bir şey göstermek. “Bak, ne kadar eğleniyorum”.
Peki eğleniyor muyum gerçekten? Bu aktiviteyi KENDİM için mi yapıyorum? Yoksa amacım kimsenin farkında olmadığı bir rekabette, mücadelede bir gol atmak mı? Eğer buysa, ben gerçekten eğleniyor muyum yoksa “modern toplumun” gerekliliğini yerine getiriyor olduğum görevimi mi yapıyorum?
“Görev”in olduğu yerde gerçek eğlence ve mutluluk mu arıyorsunuz? Yanlış kapı. Eğlenmen gereken yerde eğlenmediğini hissediyorsan ortaya telefon çıkıyor.
Sosyal medyada size yansıyan büyük eğlence dolu hikayelerin perde arkası düşündüğünüz gibi olmayabilir. Hayatınızın sıkıcı olduğunu başka insanların hayatlarıyla kıyaslayarak düşünüyorsanız bir illüzyona kurban gidiyor olabilirsiniz. Hayatınıza gerçekçi bakmıyor ve haksızlık yapıyor olabilirsiniz.
Belirtmeden geçmeyelim; Norm dediğimiz istatistiksel bir aralık var ve muhtemelen yaşam tarzı olarak bu norm aralığında kalan, sübjektif olarak sevdiğiniz ve eğlendiğiniz aktiviteleri sürdürdüğünüz bir hayatınız var. Kimsenin eğlence tarzı birbirine benzemek zorunda değil.
Aynı zamanda hayat inişler ve çıkışlarla dolu. Gün geldiğinde rutine ve monotonluğa bile özenebileceğinizi ve bunları özleyebileceğinizi unutmayın. Hayatınızı değerlendirirken gerçekçi çizgiden dramatik çizgiye kaymayın. Hayat sıkıcı değildir. Geçtiğiniz dönemde yapıyor olduğunuz aktivitelerden artık haz almıyor olabilirsiniz. Bunu her zaman değiştirebilmek de yine kimin elinde?
SİZİN.
Sevgiler.
Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş